Makedonya Gezimiz (1) - Üsküp

13:05

23 Nisan tatilini aylar öncesinde birleştirip 4 güne çıkartabileceğimizi öngören ben, eşim ve arkadaşlarım bir süredir işi gereği Üsküp'te bulunan eniştemi ziyaret etmeye karar verdik. Yaklaşık 6 ay önce Pegasus havayollarından çok uygun fiyata aldığımız biletlerimizle 23/04/2015 sabahı düştük yola. Kısacık süren (1 saat 15 dakika) uçuşumuz sonrasında Great Alexander Havalimanına vardık. Şansımıza hava güneşli ve oldukça sıcaktı. Gitmeden önce yaptığım araştırmada Üsküp'ün börek ve köftesinin meşhur olduğunu biliyordum. Eve gidip kahvaltımızı şahane böreklerle yaptıktan ve azıcık dinlendikten sonra şehri gezmek için attık kendimizi dışarı. 


Eniştem işte olduğundan bir arkadaşına bize kenti tanıtması için ricada bulunmuş, sevgili Erol abimiz bize Üsküp'ü sadece gezdirmekle kalmadı, ülkenin tarihi ile ilgili de bol bol bilgi paylaştı. 

Makedonya, aralarında Roma ve Osmanlı İmparatorluklarının da bulunduğu bir çok devlet ve imparatorluğun sınırlarında yer almış olan bir balkan ülkesi. 600 yıla yakın süre Osmanlı sınırlarında bulunan ülke 20. yy da Yugoslavya'nın bir parçası iken 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş ve Üsküp Makedonya'nın başkenti olmuş. 

Şehir Vardar nehri tarafından ikiye bölünmüş, Vodno dağının eteklerine yaslanmış olarak kurulmuş, Bursa'ya konum olarak çok benziyor, ancak Bursa'dan çok daha yeşil...

                                                                      Vodno Dağına çıkan teleferik'ten şehrin görüntüsü

Biz gezimize Ramstore avm'nin (Migros) arkasında bulunan şu anda kent müzesi olarak kullanılan Eski Tren Garı ile başladık.


Garın karşısındaki eski adı "Mareşal Tito" yeni adıyla "Makedonya Caddesi" olan sokakta sağlı sollu kafeler ve heykeller yer almakta. 






Bu caddede ayrıca Arnavut asıllı ve Üsküp doğumlu Rahibe Teresa'nın evi bulunmakta.


Caddede ilerleyip Vardar Nehri'ne doğru yürürken bizi Büyük İskender heykeli selamlıyor. 


Nehrin üstündeki Taş Köprü Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılmış, üzerinden şehrin iki yakasını izlemek mümkün.





 Köprü'yü geçtikten sonra Türk çarşısı karşılıyor bizi, bizim Kapalı Çarşı'yı anımsatsa da biraz bakımsız geldi bana.




Eski çarşı içinde yer alan Kapan Han Osmanlı zamanından kalma, içerisinde Nargile isimli bir kafe barındırmakta.



Çifte Hamam, 15. yy da İsa Bey denetiminde yapılmış.


Üsküp Güzel Sanatlar Fakültesi'nin bulunduğu Sulu Han'da 15. yy.dan kalma.



 Mustafa Paşa Camii, şehrin en önemli dini yapılarından olup 13. yy.da inşa edilmiş.

 

Çarşıyı gezdikten sonra Makendonya Caddesi yakınında bulunan arabamıza yürüyüp küçük bir kahve molası verdik. Barcelona isimli bu kafeye yolunuz düşerse macchiatosunu mutlaka deneyin, çok leziz, hem de 70 denar (1euro=60 denar)


Kahve molamız sonrası Vodno dağı tepesinde bulunan Milenyum Haçını görmek için yola koyulduk. 3,5 kilometrelik tırmanışı teleferikle yaptık. 2002 yılında yapılan haç 66 metre yüksekliğiyle dünyanın en büyük haç anıtı olma özelliğini taşımakta.




Tepeden şehri panaromik olarak seyredebilir, çevresinde piknik yapabilir, parkta çocuklarınızla oyun oynayabilirsiniz.

Tepeden indiğimizde çok açtık,  Türk çarşısında ismini pek çok blogda gördüğüm Destan lokantasının yolunu tuttuk. 
 Domates ve salatalık üzerine peynir rendeleyerek sundukları shopska isimli salata

 Köfte istediğimizde yanına getirdikleri ikramlık soğan ve biber

 Ekmeğin yanında getiriyorlar çatalı, öyle servis açma falan yok, bence gerek de yok.

Cevabi ya da kebab denilen köfteleri çok lezzetli

Tikves şarabı da Üsküp'te tadılması gereken lezzetlerden

Karnımızı da doyurduktan sonra yorgun ama mutlu bir şekilde evimizin yolunu tuttuk. 


2. gün Matka Kanyonu ve Kalkandelen (Tetova) ve 3. gün Ohrid ve Manastır (Bitola) notlarım en kısa zamanda blogumda olacak.


You Might Also Like

9 yorum

  1. İnsanın Azize'ye bağlayıp; "Ne güzel yerler, ne güzel yerler." diyesi geliyor. :)

    2. ve 3. günüde merakla bekliyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Giderken bu kadar güzel olduğunu tahmin edememiştim ama gerçekten öyleymiş, 3 günlük gezide kilise-cami-tekke ekseninde dolaştık hep, insanların hoşgörüsü inanılmaz hoşuma gitti. En kısa zamanda diğer günleri de yazacağım Ersin:)

      Sil
  2. Hmmm mis gibi bir tatil olmuş ilk fırsatta gitmeliyiz ,shopska benim de en sevdiğim salata bir de kızarmış patatesleri öyle peynirle sunuyorlar çok severim.Öbür yazılarını da bekliyorum caım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten güzel bir tatil oldu canım, fırsatınız olursa mutlaka gidin. Peynirli patatesten de yedim, harika, onu Bitola'da yedik, o günü yazarken paylaşacağım resmini, diğer yazılar en kısa zamanda:))

      Sil
  3. Diğerlerini de merakla bekliyorum:)
    Ben de Bulgaristan göçmeni olduğum için yemekler çok tanıdık, salatalara peynir ekleme, kebabçe denilen köfteler falan:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diğer yazılar en kısa zamanda inşallah. Balkan yemekleri birbirine benziyor sanırım:))

      Sil
  4. aslıcım ne iyi etmişsiniz ,harika bir gezi olmuş bayıldım .tahmin etmezdim bu kadar güzel bir yer olduğunu, açıkçası şaşırdım :) birazda bursa ya benzettim. özellikle sulu hanı kozahan girişini anımsattı bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar güzel olabileceğini ben de tahmin etmemiştim. Bursa'ya yerleşim olarak çok benziyor Üsküp ancak daha ferah ve modern diyebilirim canım. Hanlar bizdekiler gibi ancak ticari olarak daha az gelişmiş.

      Sil
  5. Bursa`dan daha yeşil gözüktü gözüme. Güzel yerler, iyi ki tatili birleştirmişsiniz:)

    YanıtlaSil