Bu kediciği görür görmez çok sevdim ben. Üniversite yıllarımda sevmeye başladım sanırım ben kedileri, ODTU yurtlar bölgesinde çeşit çeşit kediyle muhatap olmam buna vesile oldu tahminimce. Bu kediyi fotoğraflama isteğim ise verdiği değişik pozun yanı sıra ona karşı hissettiğim özenme duygusu ile ilişkilli olabilir. O öylece yatarken sere serpe İstanbul'un tren istasyonlarından birinde bir bankın üzerinde, yanında ayakta dikilenlerin homurtularını umursamaksızın, sadece kendi keyfini ve rahatını önemseyerek, ben sadece imrendim ona onun gibi umursamaz olmayı dileyerek...
Elektik ne kadar önemli bir yer kaplıyor hayatımızda, gün içerisinde fark edemiyoruz eğer kesintisini yaşamamışsak. Oldukça sıcak günlerin ardından meteorolojinin uyarıları doğrultusunda şemsiyelerle gittik bugün işe, tam bir hata var bu uyarıda diye düşünürken çıkış saatine yakın başladı sağanak yağış, kısa bir dinişin ardından eve gelmişken birden patlak verdi sonra gök gürültülü sağanak ötesi olanı, kuvvetinin etkisiyle kesiliverdi birden elektriklerimiz, televizyonun kapanışıyla etrafa bürünen sessizlik, fırında bulunan patatesli böreğimin can çekişişi, doğalgazın elektrikle bağlantısı sebebiyle banyo yapamayışım, karanlık içerisinde sadece bilgisayarımın azıcık kalan bataryasıyla aydınlanma çabası içerisinde bu satırları yazıyor olmam gerçekten çaresizlik benim için, evde olması gerekirken işten gelmeye çabalayan, sesini duyup iyilik halini öğrenmeme rağmen sele kapılacağı endişesini taşıdığım canımcığımın trafikteki durumu da cabası.
Aslında severim ben yağmurlu havaları, bahar mevsimlerini. Ama altında gezilecek kadar hafif yağını yağmurun, romantizmi yaşatanını. Şimdi isterdim yine hafiften yağsa, otursam pencere önüne, açsam Norah Jones’u, ruhumu dinlendirsem azıcık çiseleme sesi ve müzik eşliğinde, düşlere dalıp gitsem. Şu an gök gürültüsü eşliğinde mümkün görünmese de belki birkaç güne olur bu ufak kaçamak, kim bilir…
Daha dün ne kadar üzülmüştüm bu kadar başarılı oyuncuların aldığı mağlubiyete, tam elemeyi geçemeyiz herhalde, şampiyona seyir keyfim kaçtı diye düşünürken Britanya'nın Polonya galibiyeti haberi ve 2. tura yükseldiğimiz müjdesiyle sevindirik oldum. Ardından İspanya maçı farkla başladı, ama hiç yılmadan ucunu bırakmadan takip ettiniz periyotları. Derken eşitliğin sağlandığı, sonuna doğru kahramanlaştığınız harika bir şov izlettiniz bana, güzel de bir ders verdiniz: "Dün dünde kaldı, önümüze bakalım, asla pes etmeyelim, bu güçle başarabiliriz." Teşekkürler 12 dev adam...
ebygale
ebygale
Ve bayram sona erdi. Sevdiklerimle geçirdiğim keyifli vakitler ve Türk Basketbol takımının Avrupa şampiyonasında yaşattığı (şimdilik) 2 galibiyetin mutluluğuyla... Daha çook yolumuz var, umudumuz da değil mi??