Pınarın bu ürününü yazın dondurmalarımızı süslemek için almıştık, kış gelip de dolapta durduğunu görünce daha son kullanma tarihine aylar varken değerlendirmemek olmazdı tabii. 

Değişmiş bir hava karşıladı beni bu sabah, hafta sonunun bahar esintilerinin yerini yine soğuk ve rüzgarlı  hava almıştı. Gece kuru kuru başlayan öksürüğümün etkisiyle biraz uykusuz gittim bu gün işe, planlarım, iş düzenim görüşmeye gelmeyen iki kadın sebebiyle alt üst oldu, gerçi bu da benim elimdeki tüm işleri bitirmeme fırsat verdi. İş çıkışı spor yapmaya gittim, uzun bir aradan sonra bosu yaptım bugün. İnanılmaz terledim, kendimi çok iyi hissettim. Bakalım yarın yürüyebilecek miyim!! Eve gitmeye çabalarken buluştum sevdiceğimle yedik bi güzel yağan sağanak yağmuru, sağanak mağanak ama güzeldi yine de aynı şemsiyeyi paylaşmak, halimize gülmek, eğlenmek. Ohh şimdi sıcacık evimde uzatmış ayaklarımı oturuyor, yorgunluk çıkarıyorum.

Hafta içi yapmaya başladığım bu keçe çalışmasını tamamladım hafta sonu, kardeşceğizime hediye olacaklar, bitmiş halini şimdi göstermeyeyim, ona sürpriz olsun.

Bu da Kitana'mın doğum günüsü için asıl hediyenin yanına iliştirilmiş ufak bir hediyecik, onun matruşkalara sevgisini bildiğimden böyle bir broş yapıverdim ona.  

Yeni haftanın ilk günü bitmiş bile, herkese iyi haftalar:)

İçim sıkıldı benim bu haftasonu, dışarıda inanılmaz güzel, güneşli bir hava varken ben kararttım bulutlarımı kapattım kendimi eve, hapsettim, üzdüm, sıktım, bunalttım, istemezdim böyle yapmayı, hem hak etmemiştim de zaten, attım attım içime sonra tutamadım kustum tüm düşüncelerimi, paylaştım canımı sıkanla, anlayış gösterdi, hak verdi, hatta özür diledi, ama yetti mi yaşadıklarımı, hisettiklerimi silip atmaya, yakılıp gidenleri onarmaya. Bakalım yaşayalım görelim. Pazartesiye yeni bir umutla başladım, içimi ısıttı bu kez dışarıdaki güneş. Hem toparlandım da. Sadece şuna ihtiyacım var: zaman, zaman, zaman...

Dün hazır evdeyim temizlik yapayım dedim, tam evi süpürürken elektrikler kesilmesin mi!! Dedim fırsat bu fırsat ne zamandır yapılmayı bekleyen bir yakam var onu yapayım, oturdum henüz aydınlatmakta olan güneş ışığının altına, başladım düğmelerimi dikmeye. Ortaya böyle bir bebe yaka çıktı. ben sevdim kendisini.

İlk mimim buna kısmetmiş, bir ince ses beni mimlemiş. Mimin konusu kendi kişisel haremimizi kurmamızmış. Karşı cinsten oluşan haremimde kimler mi var?

* Tabii ki sevdiceğim, biriciğim: Onsuz keyif alamam ki ben...

* Mehmet Günsur tabii. O öyle gülümsesin dursun sevimli sevimli haremimde:))

* Jean Christophe Grange: Bol bol sohbet edelim onunla, gizini, sırrını anlatsın bana, çözmeye çalışayım zekasının, yaratıcılığının sırlarını...

* Christopher Nolan: Seviyorum ben bu adamı, yapıtlarını. Değiştiriversin biraz tarzını, komplike bi harem filmi çekiversin benim haremimde.

* Johnny Depp: Onsun olmaz tabi haremim, severim, beğenirim kendisini, ama çikolatadaki (chocolat) haliyle gelsin...

* Ethan Hawke: Olmalı olmalı o da olmalı.

* Javier Bardem: Hmm unutmamalıyım bu karizmatik İspanyol'u.

* Joseph Fiennes: Sevimli, çekici İngiliz de hoş gelmiş haremime..

Tamam beğendim ben bu haremi, bu kadar kişi bana kafi..

Ben de bu mimi Kitana ya, LaVienRose a, Özge Bayrak a ve FİDOLAND a gönderiyor, cevapları merakla bekliyor, kolaylıklar diliyorum...

Cuma da bitti , ne çabuk geçiyor günler, haftalar, aylar, yıllar. Yoruldum bu hafta da. İşten, güçten. Gelsin hafta sonu, gezmeler, dinlenmeler, ev işleri... Her yeni gün enerjimizden bir şeyler alıyor ama aynı zaman da bize yeni anlamlar katıyor, yeni şeyler öğretiyor, bizi eğitiyor.

Hepinize iyi hafta sonları...

Yağan karda arkadaşlarımla eğlendim.

Kayınvalidemin süper mantısından yedim (hem de iki tabak:)

Yeni aldığım kaftanlı kahve fincanlarım ve renkli küçük su bardaklarımla kahve keyfi yaptım.

3 yeni oje aldım.

Mavi çay içtim. Tadını sevmeme karşın kokusundan nefret ettim.